- Giriş
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, hakim durumun kötüye kullanılmasını, kısıtlayıcı anlaşmalar ile uyumlu eylemleri ve etkin rekabeti önemli ölçüde engelleyebilecek birleşme ve devralmaları yasaklar. Rekabet hukuku kuralları Avrupa Birliği’nde Avrupa Birliği’nin İşleyişine İlişkin Anlaşma’nın 101 ila 106. maddesinde düzenlenmiş olup Amerika Birleşik Devletleri’nde ise The Sherman Antitrust Act, The Clayton Act ve The Federal Trade Commission Act’e dayanır.
Rekabet otoriteleri rekabet hukukunu ihlal edenlere para cezası verme yetkisine sahiptir. Bu tür yasal işlemler kamu yaptırımı niteliği taşımaktadır. Ek bir araç olarak ise gerek Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devleti mevzuatları uyarınca gerekse Rekabet Kanunu’nun 57. maddesine göre rekabet hukuku ihlallerinden kaynaklanan tazminat talepleri bir özel hukuk davası olarak ileri sürülebilmektedir. Türk hukukunda rekabet hukuku ihlalinden kaynaklanan tazminat, bir haksız fiil tazminatı olarak karşımıza çıkmakta olup, genel hatlarıyla haksız fiil hukuku kurallarına tabidir.
- Genel Olarak “Özel Hukuk Cezası”
Rekabet Kanunu’nun 57. maddesi, “her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise bunlar zarardan müteselsilen sorumludur.” şeklindedir. 58. maddede ise zarar görenlerin “ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı”; rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüslerin “bütün zararlarının tazminini” rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilecekleri ifade edilmiştir. Bununla birlikte aynı maddenin ikinci fıkrasında, ortaya çıkan zararın tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklandığı durumlarda hâkimin zarar görenlerin talebi üzerine uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan kârların üç katı oranında tazminata hükmedebileceği öngörülmüştür. Böylece rekabet hukukunun uygulanmasında yalnızca Rekabet Kurumu değil, mahkemeler de görevli ve yetkili kılınmıştır.[1]
Bir haksız fiil sorumluluğu türü olan rekabet ihlallerinden kaynaklanan sorumluluğun genel kuralın aksine, ortaya çıkan zararın tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklandığı durumlarda uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde edebileceği potansiyel kârların üç katı tutarında tazmin yaptırımına bağlandığı görülmektedir. Genel haksız fiil hukukunda esasen zenginleşme yasağı olmasına rağmen, ABD hukukunun etkisiyle rekabet ihlallerinde verilen zararın üç katını tazmin etme yaptırımı getirilmesi ile zarar görenler, tazminat davası açmak üzere teşvik edilmiş̧; bununla beraber söz konusu ihlallerle rakiplere, alıcı ve nihai tüketicilere zarar vermek isteyenler ise caydırılmak istenmiştir.[2] Bu bakış açısıyla, rekabet hukukunda öngörülen istisnai tazminat türü “özel hukuk cezası” olarak da adlandırılmaktadır.[3]
- İspata İlişkin Değerlendirmeler
Rekabet hukukunu ihlal eden davranışların, örneğin kartel anlaşmalarının, uzun zamana yayılmış olmaları ve gizlilikle yürütülmeleri, tüketicilerin veya rakiplerin doğrudan ihlali fark etmesini veya ortaya çıkarmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle rekabet otoriteleri gibi yerinde inceleme, bilgi ve belge alma gibi yetkilerle donatılmayan zarar görenler gerek ihlali gerekse ihlal ile zarar arasındaki illiyet bağını ispat ederken birtakım güçlüklerle karşılaşırlar.
Modern anlamda rekabet hukuku düzenlemelerinin ilk olarak ortaya çıktığı yer olan ABD’de, rekabet hukuku alanında açılan davaların büyük bir kısmı ihlallerden zarar görenler tarafından açılan özel hukuk davalarından oluşmaktadır.[4] Bunun en önemli sebeplerinden biri delillere erişim ve sorumluluğun esaslarına ilişkin düzenlemelerin var olmasıdır.[5] Ayrıca ABD rekabet hukukunda rekabet ihlallerinden kaynaklanan tazminat talepleri için kusur şartı aranmamakta olup zarar görenin rekabet ihlalini, zarara uğradığını, zararla rekabet hukuku ihlali arasında illiyet bağını ispat etmesi yeterli kabul edilmektedir.[6]
AB ülkeleri ve ülkemizde ise rekabet hukukundan kaynaklanan tazminat davaları ABD’de olduğu kadar yaygın değildir. Öyle ki, Avrupa Komisyonu AB ülkelerinde rekabet ihlalleri sebebiyle açılan davaların görece az olması nedeniyle tazminat taleplerinin daha etkin bir biçimde ileri sürülebilmesini sağlayabilmek adına özellikle ispat sorununa cevap arayan çeşitli aksiyonlar almış; 2014 yılında zararın kapsamı ve hesaplanması, delil ve bilgilerin toplanması, ulusal kararların mahkemeler üzerindeki etkisi, dolaylı alıcıların dava açma hakkı, zamanaşımı, müteselsil sorumluluk, aktarma savunması (passing-on defence) ve alternatif çözüm yollarına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı bir direktif yayımlamıştır (Directive 2014/104/EU on Antitrust Damages Actions).
Türk rekabet hukukunda ispat hususu ise Rekabet Kanunu’nun 59. maddesinde düzenlenerek, zarar görenlerin rekabete aykırı anlaşma ve uygulamalardan dolayı uğradıkları zararı bir rekabet ihlalini ortaya koyacak şekilde her türlü delille ispat edebilecekleri öngörülmüştür. Bununla birlikte “uyumlu eylem karinesi”nin bir yansıması olarak zarar görenlerin piyasaların paylaşılması, fiyatlarda uzun süren kararlılık veya teşebbüslerin fiyat değişimlerinin birbiriyle zamansal paralellik teşkil etmesi gibi, bir anlaşmanın var olduğu veya rekabetin kısıtlandığı izlenimini veren kanıtları sunmaları halinde, uyumlu eylemde bulunmadıklarını ispatlama yükünün davalıya geçeceği düzenlenmiştir.
Kanunda yer alan düzenlemeler ile haksız fiile ilişkin genel kurallara rekabet ihlalinden zarar görenler lehine bazı istisnalar getirildiği görülmekle birlikte, ispata dair hükümler ihlallere ilişkin delilleri elinde bulunduran teşebbüsler ve tüketiciler arasında var olan bilgi ve kaynak asimetrisini çözümlemek için yeterli görülmemektedir. Bununla beraber, ispat sorununu hafifletebilecek toplu dava kurumunun hayata geçirilmesi ve ihtisas mahkemelerinin oluşturulması gibi uygulamalarla zarar görenlerin tazmin taleplerini etkin bir biçimde sunabilecekleri öngörülmektedir.
AB Tazminat Direktifi’nin iç hukukla uyumlaştırılması ile ispat sorununa çözüm getirilmesiyle beraber, tazmin edilecek zararın kapsamı ve bu zararın hesaplanması, zarar uğrayanların delil ve bilgilere erişimi, zamanaşımı ve müteselsil sorumluluk gibi konuların netleştirileceği ve tazminat kurumunun etkin rekabeti sürdürebilmek adına ihlallere karşı caydırıcı niteliğinin sağlamlaştırılacağı düşünülmektedir.
- Sonuç
Rekabetin bozulması ve kısıtlanması dolayısıyla ortaya çıkan zararlar ifade edildiği üzere haksız fiil temeline dayanmaktadır. Haksız fiil temeline dayanan tazminat davalarında kusur, zarar ve illiyet bağını ortaya koyma yükünün davacıda olması, ihlal eden teşebbüsler ve zarar görenler arasında bilgi asimetrisinin olduğu rekabet hukuku ihlallerinde zararın tazminini daha da zorlaştırmaktadır. Bu durumun bir yansıması olarak ülkemizde rekabet hukuku ihlallerinden zarar görenler tarafından açılan tazminat davalarının sayısı oldukça sınırlı kalmaktadır. Toplu dava uygulamasının kabul edilmesi ve ihtisas mahkemelerinin oluşturulması gibi çözüm önerilerinin hayata geçirilmesiyle beraber zarar görenlerin tazmin taleplerini etkin bir biçimde sunabilmeleri önündeki usulî engellerin giderilebileceği düşünülmektedir.
Rekabet Kanunu’nda zarar görenler lehine delil serbestisi ve ispat yüküne dair birtakım usulî düzenlemeler yer alıyor olsa da zararın tazmininden ziyade bir özel hukuk cezası olarak öngörülen üç kat tazminat kurumuna işlerlik kazandırabilmek adına mevzuatta AB Tazminat Direktifi’ne uyum başta olmak üzere uygun düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
[1] Sanlı, K. C. (2003). “Türk Rekabet Hukukunda Haksız Fiil Sorumluluğu”. Rekabet Hukukunda Güncel Gelişmeler Sempozyumu-I, (Kayseri: Erciyes Üniversitesi), s. 202.
[2] Brown, B. D., K. M. Konopka ve C. J. Cormier (2010), “Private Recovery Actions in the United States”, Global Competition Review, s. 44.; Sanlı, Haksız Fiil, 253.
[3] Sanlı, Haksız Fiil, 256.
[4] Gündüz H. ve Koyuncu T., (2011). “ABD, AB ve Türk Rekabet Hukukunda Tazminat Davalarının Önündeki Usuli Engeller”. Rekabet Dergisi, 12(3): 85-178.
[5] ibid.
[6] Timberlake, E. C. (1965). Federal Treble Damage Antitrust Actions, s. 285-301.